FAİZ SONUÇ BİLDİRGESİ

FÂİZ SONUÇ BİLDİRGESİ

28 Eylül 1996 Cumartesi günü 9.30 - 15.30 arasında gerçekleştirilen IV. Oturumda sunulan tebliğler ve müzakere metinleri aynı gün saat 22.30 da yapılan özel oturumda yeniden gözden geçirilip tartışılmış ve ulaşılan sonuçlar Kongre Sonuç Bildirisinin sunulup genel değerlendirmenin yapılacağı VI. Oturuma takdim edilmek üzere aşağıda sunulmuştur :

BAŞKAN
Prof. Dr. İbrahim Kâfi DÖNMEZ (Marmara Ûniv. İlahiyat Fak. Dek.)

TEBLİĞCİLER
Prof. Dr. Hayreddin KARAMAN (.Marmara Üniv. İlahiyat Fak.)
Prof. Dr. Ali ŞAFAK (Ankara Polis Akademisi)
Prof. Dr. Mustafa BAKTIR (.Atatürk Üniv. İlahiyat Fak.)
Dr. Rahmi YARAN (Marmara Üniv. İlahiyat Fak.)

MÜZAKERECİLER
Prof. Dr. Sıddık M. Emin ed - DARlR (Hartum / SUDAN)
Prof. Dr. M, Akif AYDIN (Marmara Üniv. Hukuk Fak.)
Prof. Dr. Ali BARDAKOĞLU (Marmara Üniv. İlahiyat Fak.)

RAPORTÖRLER
Doç. Dr. Ali BAKKAL (Harran Üniv. İlahiyat Fak.)
Yrd. Doç, Dr. Hüseyin T. GÖKMENOĞLU (Selçuk Üniv. İlahiyat Fak.)
 

Kur'an ve Sünnet'in açık nasslarıyla riba kesin olarak yasaklanmıştır. Ancak İslâm'daki riba yasağının kapsamı ve bir kısım borç ilişkilerindeki ödemelerin bu yasak kapsamında mütalaa edilip - edilmeyeceği konusunda İslâm âlimleri farklı fikirler serdetmişlerdir.

Faizle ilgili görülerek kongrenin IV. Oturum gündemine dercedilen meseleler hakkındaki görüşler aşağıda belirtilmiştir:

1.            Vadeli satım ve vade farkı, ilerde taraflar arasında herhangi bir ihtilafa yol açmayacak bir biçimde akit esnasında taraflarca belirlenmek kaydıyla kural olarak caizdir.

2.            Herhangi bir şekilde hesabında faiz tahakkuk etmiş olan bir müslüman bunu bankadan alıp bir sevap beklentisi olmaksızın hayır yolunda harcamalıdır.

3.            Borcun vadesinde ödenmemesi durumunda, -alacaklının bu gecikmede bir kusuru olmaması ve başlangıçta şart koşulmaması kaydıyla-ifaya gücü yeten borçludan asıl alacağına ilave olarak uğradığı zararın tazminini de isteyebilir.

4.            Repo yasak olan faizin kapsamı içindedir.

5.            Haramların zaruret halinde mübah olma ilkesi faiz için de geçerlidir. Ancak her bir zaruret halinin kendi şartlan içinde ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.

6.            İslâm'da alacaklı, hakkından fazlasını alamayacağı gibi, hakkından eksik almaya da zorlanamaz. Bu itibarla bir kısım İslâm âlimlerine göre borç konusu paranın değerinde zamanla önemli sayılacak miktarda değişme olduğu takdirde, ödemelerin enflasyon miktarı dikkate alınarak yapılması gerekir. Diğer bir kısım âlimler ise para borçlarının kararlaştırılan rakamsal değerler esas alınarak ödenmesi gerektiği kanaatindedir. Şu kadar var ki bu gruptaki bazı âlimler borçlanma esnasında öngörülemeyen durumların ayrıca değerlendirilmesi gerektiği görüşündedir.

Kongrenin IV. Oturumunda görev alan katılımcılar tarafından bu görüşlerin ayrı ayrı savunulduğu tespit edilmiştir.

7.            Faizle iştigal eden kişi ve kuruluşlara faiz alma niyetiyle para yatırmak, faiz oranı enflasyon oranının altında da olsa caiz değildir.

8.            Akdin konusu meşru olmak kaydıyla komisyonculuk karşılığında ücret almak caiz olup, alınacak ücret anlaşmayla veya ticari teamülle belirlenir.

9.            Kiracının sözleşme süresinin bitiminden önce gayri menkûlü tahliye edip malikine veya mal sahibinin muvafakati ile ikinci bir kiracıya teslim etmesi karşılığında bir bedel alması caizdir. Fakat kira süresi sona ermiş yahut açık olarak veya zımnen yenilenmemişse kiracının tahliye bedeli alması caiz olmaz. Şu kadar var ki, kiracı devir hakkını kullanma konusunda malik ile açıkça anlaşmış ise, mülkiyet hakkını ve sözleşme hükümlerini ihlal etmemek ve hakkaniyet kurallarına uymak kaydıyla bu hakkın kullanımı karşılığında bir bedel alabilir.

10.          Factoringde kredi verme dışındaki hizmetler komisyonculuk vb. hizmetlerin hükmüne, kredi verme ise genel faiz hükümlerine tabidir.

11.          Devletin verdiği teşvik kredileri konusunda;

a.            Bir kısım İslâm âlimleri, ülke ekonomisinin gelişmesine katkı amacıyla verilen bu tür kredilerin - faizinin reel pozitif olmaması ve meşru alanlarda, şartlarına uygun biçimde kullanılması kaydı ile - alınabileceği kanaatindedir. Bu görüşün sahipleri özellikle, dini duyarlılığı olan kişilerin de bu imkândan yararlanmalarına ve ülke ekonomisinde etkin bir rol üstlenmelerine engel olunmaması gerektiği düşüncesinden hareket etmektedirler.

b.            Diğer bir kısım İslâm âlimleri ise, ya devletin kamuya ait bir imkanı bu şekilde kullandırmasına olumlu bakmadıkları veya bu uygulamayı riba çerçevesi dışında görmedikleri için ya da her iki mülahaza ile bu tür kredilerin alınmasının caiz olmayacağı kanaatindedir.

Kongrenin IV. Oturumunda görev alan katılımcılar arasında her iki görüşü benimseyen bilim adamlarının bulunduğu tespit edilmiştir.

11047.jpg

11049.jpg
11050.jpg
11051.jpg